Reklam Üst

Rusya Avrupa Savaşları Başlıyor

Batı Ukrayna'yı savunmak için tüm imkanlarını seferber ediyor
Rusya Ukrayna savaşında Batı Putin'e karşı tüm imkanlarını seferber ederken çatışmaya Avrupa ülkeleri de dahil oluyor. Fransa'nın asker gönderme kararı sonrası Avrupa hareketlenirken Putin'den çok sert açıklamalar geldi...
BARTU EKEN 
Ukrayna Başkomutanı Oleksandr Sırski, Fransa'nın Ukrayna'da Rusya'ya karşı savaşan birlikleri eğitmek üzere Kiev'e asker göndereceğini duyurdu.
Sırski, Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu ile yaptığı görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu.
Fransız askeri eğitmenlerinin Ukrayna'daki askeri birlikleri ziyaret etmelerine izin veren belgelerin imzalandığını söyledi.
Başkomutan Sırski, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Fransa'nın, Ukrayna askeri personelinin eğitimi için Ukrayna'ya eğitmenler gönderme girişimini memnuniyetle karşılıyorum" ifadelerini kullandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz Şubat ayında birliklerin Ukrayna'ya gönderilmesinin "göz ardı edilemeyeceğini" söylemişti..

Moskova, gelişmeler üzerine, Ukrayna'ya Batılı birliklerin konuşlandırılmasının NATO ile Rusya arasında topyekün bir savaşı tetikleyeceği uyarısında bulundu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova "Eğer Fransızlar çatışma bölgesinde görünmek isterlerse ister istemez Rus ordusu için hedef haline gelir" diyerek tansiyonu daha da yükseltti.

Çatışmanın fitilini ateşleyebilecek en sert uyarı ise Rus lider Vladimir Putin'den geldi.

Putin, Özbekistan ziyaretinde "Bu hamle Avrupa'da ve dünyada ciddi bir çatışmaya yönelik adım atmaktır. Bunu mu istiyorlar? Tamam o zaman." açıklamasında bulundu.

Haber Oku - Son dakika haberleri
Haber Oku - Son Dakika Haberleri

RUSYA'NIN HARKOV SALDIRILARI SAVAŞIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRİYOR, NATO'DA ÇATLAKLAR OLUŞTU!


Ukrayna'ya birlik gönderme kararı, NATO içinde ciddi çatlaklara da yol açmış durumda.

Müttefikin önemli üyelerinden İngiltere ve Almanya Rusya ile çatışma riskini artırabilecek askeri hamleleri reddediyor.

Savaşın başından bu yana arabulucu rolünü üstlenen Ankara'nın da küresel bir çatışmaya dönüşebilecek adımlara karşı olduğu değerlendiriliyor.

Nitekim Türkiye, Rusya'nın "özel operasyon" kararından bu yana, hem Moskova ile hem de Kiev'le diyaloğu devam ettirebilen tek NATO üyesi konumunda..

Ve bu durum hem çatışmanın yayılması konusunda bir denge sağlanmasına hem de küresel bir tahıl krizinin yaşanmasının önüne geçilmesine yarıyor. Ayrıca Ankara'yı jeopolitik ve diplomasi anlamında daha da önemli bir konuma getiriyor.

Rusya'nın Ukrayna'ya yakın sınır kenti Belgorod aylardır Ukrayna Ordusu tarafından hedef alınıyor.

Saldırılarda kimi zaman balistik füzeler kimi zaman da insansız hava araçları kullanılıyor.

Rus hava savunma sistemleriyse bu saldırıların durdurulmasında genelde başarı sağlayamıyor.

AVRUPA GENİŞ ÇAPLI BİR RUS İSTİLASINA HAZIRLIK YAPIYOR!


Dolayısıyla Kremlin hem uluslararası askeri kabiliyet noktasında prestijini kaybediyor hem de Ukrayna'daki direniş daha da güçlendiriyor.
Gelişmeler üzerine Harkov'a yönelik yeni bir saldırı başlatan Rus Ordusu, sınırda "güvenli bölge" oluşturmak için kolları sıvadı.
Gerçekleştirilen kara saldırılarıyla birlikte hedefe şuana dek tam olarak ulaşılamasa da sınırlı bir ilerleme kaydedildi.

Putin, operasyonun Harkov merkezini ele geçirmek gibi bir amacı barındırmadığını ifade etse de;

Kentin işlek caddelerine ve alışveriş merkezlerine yönelik saldırılar, Kiev yönetimini ABD'den yeni yardımlar isteme konusunda harekete geçirdi.
Bunun neticesinde, Zelenskiy yönetiminin endişelerini paylaşan Biden hükümeti gerilimi daha da yükseltecek bir adıma imza attı.
Beyaz Saray, Ukrayna'nın Harkov bölgesini savunmak için Rusya topraklarındaki hedeflere karşı ABD tarafından tedarik edilen silahları kullanmasına izin verdi.

Bu durum savaşın başından beri ilk kez yaşanıyor ve teknoloji olarak Amerikan silahları Ukrayna birliklerinin kullandığı sistemlerden çok daha ileri teknolojiye sahip...

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Batılı ülkeler tarafından Ukrayna'ya gönderilen silahların Rusya topraklarının hedef alınmasında kullanımına izin verilmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Kiev'in geleceğinin NATO ittifakı içinde olduğunu söyleyerek Rusya'nın bölgeyi işgal sebebine gönderme yaptı.

Tüm çatışmalara rağmen, Batı İttifakı'nın Ukrayna'nın NATO üyeliğinden vazgeçmeme noktasındaki kararlılığını da vurgulamış oldu.

Analistler bu durumun normal olduğunu değerlendiriyor.


Zira Rusya, ilk etapta başkent Kiev'e yönelik işgal hareketinde başarısız oldu ve NATO'dan gelen silahlar, Rusya'nın hukuk dışı olarak ilhak ettiği bölgeler hariç, diğer alanlarda başarılı bir sınav verdi.

Rus Ordusu'nun ilerleyişini ve son zamanlardaki yenilmez imajını ciddi anlamda sarstı.

Stoltenberg karşı bir saldırıyla Ukrayna'daki Rus işgalinin sona erdirilmesi konusunda bir açıklamada bulunmadı.

Nitekim, bu tip bir operasyon geçtiğimiz aylarda denenmiş olsa da Rus Ordusu, kurduğu çok katmanlı savunma hatlarıyla Herson bölgesinin batısı hariç, Ukrayna birliklerini püskürtmede başarılı oldu.

40 MİLYAR EUROLUK ASKERİ DESTEK


Bu sebepten olmalı ki, Stoltenberg üye ülkelerden daha fazla askeri yardım istemedi.

Çatışmaların başından bu yana Ukrayna'ya her yıl yaklaşık 40 milyar Euro değerinde askeri destek sağlandığının altını çizdi.

Savaşın devam edeceği her yıl en azından bu seviyedeki yardımların devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Avrupa'da Rus tehdidinin önce tüm Ukrayna'ya ardından da diğer ülkelere yayılacağı değerlendirmeleri de yapılıyor.

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski konuyla ilgili kritik açıklamalarda bulundu.

Rusya'nın emperyal hırslarını yenmek için Avrupa'nın tamamının yeniden silahlanması gerektiğini belirtti.

Sikorski, Putin'in ülkesinin GSYİH yüzde 40'ını savunmaya harcadığını vurguladı.

Rusya'da askeri sanayi tesislerinde 3 buçuk milyon kişinin çalıştığını belirttti.

Polonyalı Bakan, Avrupa'da durumun tam tersi olduğunu, kıtanın silahsızlanmakla kalmayıp savunma alanında sanayisizleşmeye gittiğini ifade etti.

Rusya'nın operasyonunu neden sınırlı tuttuğuna dair değerlendirmeler de devam ediyor.

Kasım ayında gerçekleşecek ABD seçimlerinde favori durumda olan Donald Trump'ın kazanması durumunda, Moskova ile masaya oturması bekleniyor.

Kremlin'in görüşmelerde ilhak ettiği bölgeleri Ukrayna'dan istemesi, Beyaz Saray'ın da bu talebe sıcak bakması öngörülüyor.

Washington'ın aksi takdirde askeri yardımları keserek Zelenskiy yönetimini, ülkesinin tamamından vazgeçmeye zorlayabileceği değerlendiriliyor.

Avrupa için en kötü senaryo Rusya'nın Ukrayna'yı tamamen ilhak etmesi.

Çünkü Moskova'nın bu hamleden sonra Baltık ülkelerine yönelik yeni saldırılar başlatması bekleniyor.

Estonya Başbakanı Kaja Kallas, Ukrayna'daki savaşı Rusya'nın kazanıp Baltık ülkelerine yönelmesi durumunda ülkesinin B planının olmadığını belirtti.

Kallas ayrıca "Rusya, toplumlarımıza korku salmak istiyor. AB'nin pek çok yerinde farklı hibrit saldırılar görüyoruz" ifadelerini kullandı.

PUTİN'DEN ENDİŞE UYANDIRAN TEHDİT!

Putin'in ABD ve Fransa'nın başını çektiği Ukrayna savunmasına yönelik yeni hamlelerine vereceği yanıt da merak konusuydu..
Bunun ilk işaretleri bölgedeki enerji tesislerinin yoğun bir şekilde bombalanması oldu.
Ancak kara operasyonları noktasında ele geçirilen birkaç yerleşim yeri dışında cephelerde büyük hareketlilik bulunmuyor.
Tüm bunları değerlendirirken unutulmaması gerekense, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmeden kısa bir süre önce "saldırı planımız yok" açıklamasında bulunmasıydı...
Ayrıca Rus liderin son yaptığı, "Dünyanın farklı ülkelerine ve farklı yapılarına, Kiev'e silah sağlayan ülkelerin hassas noktalarını vurabilecek silahlar sağlamayı gündemimize aldık." açıklaması da söz konusu Batılı ülkelere yönelik tehdidin ulaştığı boyutu gözler önüne seriyor.

Haber: Haber7



Yorum Yap

Tasarım Akblog.NET

Daha yeni Daha eski

Konu Üst Reklam

Konu Alt Reklam